5 Ocak 2016 Salı

Sunum hazırlamadıkça bilgisayara neredeyse elimi hiç sürmüyorum. Bu aralar yazasım var. Kendi kendime kardeşimin konusu dahi olmadığı dertler edindim.

Gerçi derdimin en temel nedeni, ona örnek olmak zorunda olmam. Ve bana verilen iznin ona verilmeyecek oluşunun onu maddeye itebilme ihtimali. Ve bu ihtimalin yüksek oluşu. Ve benim buna sebebiyet vermek istememem. Fakat yine de hayatımı yaşamak istiyor oluşum. Ve yine de yaşayamıyor oluşum. Dertlerim bu şekildeydi işte. Yeni yıl yine bok gibi.

29 Aralık 2015 Salı

Part II

4-5 ay temiz kaldığına inanıyordum. İnanmak istiyordum ama ne yazık ki yanıltamadı yiine. Kullanmaya devam etmiş, Amatem'e test için gideceği zaman 4 gün filan kullanmıyormuş. 1 ay filan oldu bunu öğreneli. BU SEFER PSİKİYATRİSTe gitmeye başladılar. Madde bağımlılığı olduğu için bireysel görüşme yaptılar, anlatamıyorum derdimi dedi. Sonra bir psikologa yönlendirdi doktoru bunu. Ona da galiba 1 defa gitti. Umutlar bok çuvalında resmen. 

Geçenlerde babam odasına gitti, konuşmalarını dinledim. Neden mutsuzsun, neden kullanma ihtiyacı duyuyosun, neden psikologa tekrar gitmiyorsun vs tarzında bir muhabbet geçti. ben ne zaman mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Hep mutsuzum, en son ne zaman mutlu hissettiğimi bilmiyorum, galiba çocuktum dedi. İçim acıdı, ama yalan dolan da olabilir. Yani o kadar güzel oynuyo ki bazen inanamazsınız. ÇOKK MUTSUZUM ULAN! BİZ BUNLARI HAK EDİCEK BİR AİLE DEĞİLİZ. Kardeşimin bağımlı olmasını gerektircek hiçbir sorunumuz yok ailesel olarak. NE ULAN DERDİN DİYEREK SALLAYIP KENDİSİNE GETİRMEK İSTİYORUM. Ama olmuyo işte, gelmiyo da kendine.

2015 tamemen bok muydu peki , ailesel olarak ne yazıkki evet. BOMBOKTU. Fakaaat, 2015'de çok güzel şeylerde oldu. Yaşadığım sağlık sorununu aştım, strestten ve sağlıksal sorundan  bolca kilo verdim /bu yüzden sarktım biraz ama napalım bilinçli değildi/ Bolca flört ettim. Sevdiğim adamla beraberim.  Ve şuan her şey daha kaos. Eskiden kendi kendime dertlenirdim, ağlar sızlanırdım. Şuan biri var hayatımda, iyi kötü görüştüğüm zırt pırt telefonla konuştuğum, her gün yüzyüze gelemesek de hayatıma dahil olan biri var.

Sevdiğim adama derdimi tam olarak anlatamıyorum, çünkü ona ne benim kardeşimin bağımlığından diye düşünüyorum. Yüzüm görüyo, sivilce basıyo ev gerginleşince strestten ara ara, anlatamıyorum. Boğazımda yumru yemin ederim kanser olursam tek sebebi kardeşim.

NEDEN Mİ derdimi birine anlatmıyorum. Ben milletin ağzına meze vermek istemiyorum. Bu sevdiğim adam da olsa, dostum da olsa, beni seven güvendiğim x biri de olsa. Ben şu hayatta kardeşime sırtımı yaslayamıyorum, elalemin oğlunu seviyorum ama nasıl güvenebilirim ki?

2015 öyle ya da böyle bitiyor. 2016 sorunsuz gelsin, sorunsuz bitsin inşallah. Önce sağlık. Gerisi hallolur. Allahım duy sesimi nolur.

2015 Değerlendirmesi part I

2015'e kardeşimden ayrı girmiştik o arkadaşlarıyla, ben ailemle. Ailem ve arkadaşlarıyla dışardaydık. Kardeşimin o zaman sadece ot içtiğini biliyordum. Yeni yıl sonrası 2 gün arkadaşlarıyla geçirdi. Zaten o zaman şehir dışında yaşıyordu otu da ortamdan ortama içiyordur diye içimi rahatlatıyordum. Neyse, bir gece yarısı telefonunun sesine uyandım zar zar titriyo saat 3 filan. Kurcalarken telefonunu whatsappta hiç hoşlanmadığım bir arkadaşına -esrarkeş/eroinman belkide- böyle alimünyum folyonun üzerinde tozlar bulunan bir fotoğraf atmıştı.Arayan da oydu. Telefonunu tamamen sessize aldım, geçtim uyumaya çalıştım.

Sabahı zor ettim. Kardeşim de o ara gribal takılıyor..Anneme söyledim, anne bu eroin kullanıyor şu tarz bir fotoğraf gördüm kollarına bak dedim. Annem de hastalığına sığınarak gel bi tansiyonunu ölçeyim aç bi kolunu dedi. Bir şey yoktu kolunda. Neyse dedik kapattık mevzuyu.

4 Ocak ya da 5 ocak gece yarısıydı, yeni dalmışım uykuya. Babam bağırıyor evin içinde annemi uyandırıyor. Kalk bak oğlun ne bok yiyo şeklinde. Bir kalktık, babam o alümünyumfolyo içinde gördüğüm şey gibi bir şey bulmuş. Kardeşim ver onu bana diyo, kafa bi dünya, babam senin gibi evlat olmaz olsuna bağladı bağlayacak. Ben ağlama krizlerindeyim , annem transa geçmiş.

O gece yarısı, kardeşim evden gitti. Uzlaşamadılar, sabaha karşı annem bulmuş getirmiş. Heralde 3 gece filan uyumadık, herkes zoom geziyordu.

Şubat ayıydı galiba, biri annemi bu gece yarısı arayan çocukla kardeşimi gördüğünü, çocuğun tipini beğenmediğini dikkat edin diyerek uyarıyor. Annem eve geliyo, hala görüşüyor musun diyo, babam duyuyo evden kovuyo hala kullanıyosan benim paramla temin edemezsin git bu boka kim alıştırdıysa kim zehirliyorsa seni o baksın sana diyor. Evden gidiyo bizim oğlan, 2-3 gün haber alamıyoruz, sonra teyzeme gidiyor, yıkanıyor yemek yiyor . Teyzem de başka yerde kalma gel bende kal diyo, bu da bakarız diyo. Gidip kalıyo, bize haber veriyo teyzem. Babam gidiyo alıyo konuşuyo geri getiriyo. Tedavi olması gerektiği konuşuluyo günlerce. Yok ben bırakırım diyo. Ama bırakmıyo, bırakamıyor. Bizim ömrümüzü yemeğe devam ediyor.

Zaten Mart ayında da arabada malı temin ettiği kişilerle yakalanıyor ve satıcı damgası yiyor, adli süreci başlıyor.


12 Ekim 2015 Pazartesi

eylül akşamı

içimiz içimizi yesede yazı kazasız belasız -temiz- atlattık diye kıçımızı kaşıyorduk. bir gün akşam annemin telefonunu babam açtı aramız açıktı o ara babamla, neyse konuştuk, bizimkini sorduğumda ses iyice soğudu. evde misafir varmış o akşam annemle konuşamadığım için içim içimi yiyordu. gece yarısı annem arayıp galiba ot çekti, dün gece sabaha karşı geldi sabah bi baktık zoom. çok bilgi de vermedi kendinde değil diyince başladım saydırmaya da ağlamaya da... o gec evde tektim ve dayanamıyordum artık. sırrımı güvenle -sanki sır benimmiş gibi- saklayacak bir erkek arkadaşıma dayanamayıp kustum öfkemi. ben ağlıyordum o kelimelerimi seçmeye çalışıyordu. o gece uyku ilacıyla bile uyuyamadım. sabah staja gidecekken yüzüm gözüm şiş vücudum halsizdi. her neyse.

bayramdan önceki cuma bitti staj. annemlerin yanına gidecektim, gittim. ddurumlar normal görünüyordu, bir şey bilmiyormuşum gibi davranıyordum haliyle arada imalardan kaçınmıyordum. benim canım yanıyosa ONUN YÜZÜNDEN, o da silkelenip kendine gelecekti. GELSİNDİ ARTIK. bizim sabrımız kalmamıştı. sonra içkiden olduğunu öğrendik (doğruluğu tartışılır.) 6 aydır bir yudum bile bira içmemişti ve vücuda birden alkol yüklenince (ne içti sormadım) zoom etkisi yaratabilirmiş. yiğeni babama öyle söylemiş, ot çekmemiş olabilir, içki de yaratır o etkiyi hele kaçaksa filan demiş..

bu süreç ne zaman bitecek, hayatı boyunca hiç emin olamayacaz galiba. günah biliyorum ama annem ot içti dediğinde ölmesini diledim. en azından nerde ölüsüne üzülürdük, dirisine değil. o keyif alırken biz ölüyoruz çünkü. kardeşlik duygum kalmadı benim. ya da allah benim canımı alsın, anamın babamın gözü dolu şüpheli görmekten içim şişti. onları öyle görmeyim diye kendimi soyutluyorum. dayanamıyorum.

öyle işte, mükemmel geçen yazım böyle boktan noktalandı. kışımızz sert geçmez inşallah.


4 Eylül 2015 Cuma

biraz da kendimden bahsedeyim

öncelikle kardeşimi düşünmeyi ertelediğimden beri daha iyiyim. şimdilik temiz görünüyor ama hala beni mutsuz etmeyi başarabiliyor. neyseki yaz dolayısıyla birbirimizden uzak kalabiliyoruz da nefes alabiliyorum az da olsa.

kardeşimin yaşattığı sendromlar, ilişkilerime de yansımıştı. çünkü üzülüyordum, suratıma yansıyordu ve anlatamıyordum utancımdan, nolursa olsun aynı kanı taşıyorduk öfkeden kudursam da kardeşim böyle böyle diyemiyordum. sadece kardeşim ergen problemleri, bilindik şeyler diyip erteliyordum.

19 ya da 20 yaşındaydım, yolunda giden bir ilişkim vardı, aynı evde kalıyorduk ve dolayısıyla yüzümün her anını görebiliyordu, bi sabah sular mı ne kesikti, bulaşık yıkayamadığımız için yatağa geri girmiş göğsünde yatarken senin kardeşini bu kadar dert etmeni anlayamıyorum, benim ablam beni bu kadar düşünmemiştir dedi. ben de üzüyor işte annemi, babamı bizi dedim. napıyo allah aşkına 15 yaşındaki çocuk dedi, üzüyor dediğimde eroin mi kullanıyor demişti de içimden aman allah o günleri göstermesin derken, dışımdan "saçmalama be abartma" diyebilmiştim, çünkü o zaman bali denen zıkkımı çekiyordu beynine beynine, korktuğumuz tinercilere benzemiyordu ama neyse.

daha sonra ben bir şeyler sakladıkça ailemle ilgili, başka şeyler düşündü ve ayrıldık bir sebeple. aylarca kendime gelemedim, aynı evde kalıyorduk ve her yer yaşanmışlık doluydu, her yerde kokusu vardı, muhtemelen evin her köşesinde öpüşmüş bi şekilde tensel şeyler yaşamıştık.

uzun süre kendime gelemedim, kardeşimin derdinin üzerine bu ağır gelmişti çünkü ilk kez yaşamıştım. zaten şey derler ya ilkinden sonra ya arsızlaşır orospu ruhlu olursun ya da depresyona girersin. ben depresyona meyilli olanlardanmışım..

6 Mayıs 2015 Çarşamba

ölmek kurtuluş olsaydı keşke.

hiç doğmamış olmayı, bu kardeş denilenle aynı ailede olmamayı, ne bilim ya da hiç kardeşim olmamasını dilerdim. algılayamıyorum, allah neden tüm problemleri bir çocuğa yükler ve ailesi çekmek zorundadır? benim katlanma gücüm kalmadı! benim tahammülüm bittiyse, annemin ruh sağlığı babamın içe dönüşlerini görmüyor mu allah? görüyosa niye bitmiyor bu çile? çıldırcam galiba.

28 Mart 2015 Cumartesi

Yazmaya gücüm yok. Yazarsam, konuşursam, anlatırsam, düşünürsem sanki o kriz anlarını tekrar yaşayacakmışım gibi. Galiba kardeşim tedavi olmadan, kabuslarla uyanmaktan, beynimdeki bağrışmalar hiç bitmeyecek.

Yine evde yok. Kim bilir nerde.... Üzülüyorum, nefret doluyorum. Acıyorum, ona,aileme, kendime.. Mutsuzum be. Ölümüne mutsuzum